Türban,Burka ve inançlarda tarihi kökleri.
KİRLİ OLDUĞUNA İNANAN KADIN NEDEN KAPANIR !!!
Kadının örtünmesi ile ilgili diyebileceğimiz sure Nur 31'de sadece örtünme vardır ki bu genellikle tefsirlerde baş örtüsü olarak yorumlanmıştır.
oysa kuranda Allah "Örtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar" der.
Buradaki örtünme, ne baştan asağı,nede aşağıdan yukarıya doğru olarak belirtilmemiştir.
Bu ayetten anladığımız; kadınların göğüs kısımlarının kapatılmasıyla ilgilidir.
Buradaki yanlış yorumlamayı aslında Kuran'ı kerimi okuyarakta görebiliriz.
Kuranda "Hımar" sözcüğü örtü anlamına gelir,bu sözcük kendi başına somut bir şeyin örtüsü anlamına gelmez. Masa örtüsü,yer örtüsü gibi belli bir yerin örtülmesiyle ilgili olsaydı Allah bu ayette baş örtüsü olarak belirtmiş olurdu. Allah Kuran'da abdest ile ilgili nerelerin yıkanması gerektiği ile ilgili verdiği ayetlerde başın yıkanmasını baş sözcüğünü kullanarak vermişti.
Nur suresinde baş örtme diye kesin bir vurgu yapmamış ama göğüs kısmının örtülmesini kesin bir dille belirtmiş.
Kuran'da Allah kadının başı açık ve saçlarının görünmesi ile ilgili bir günah,yasak,cinselliği çağrıştırıcı veya kirlenmişlik konuları ile ilgili hiç bir vurgu yapmamış olmasına rağmen genellikle kadının saçlarının görünmesi, cinselliği çagrıştırıcı bir eylem ve kirlenmişlik olarak algılanılmıştır.
Araf suresi 26'ci ayetinde Allah "Ey adem oğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek giysi ve süs kiyafetleri indirdik." sözü baş örtüsüne vurgu veya tamamen kapanma ile ilgili değildir. Bu ayet üstelik sırf kadınla ilgili de değildir.
Bu Ayette Allah insanların heryanını açıp, cinsellik içeren çirkinlik sergilememelerini ve edep ve adaba uygun temiz giyinmelerini öğütlüyor, insanları rahatsız edecek edep yerlerinin kapatılmasını istiyor.
insanın bilhassada kadının ne saçı nede yüzü çirkindir. İnsanın nuru cemalinde olduğu gibi kadının da nuru cemalindedir.
Kadının yüzünü ve saçını çirkinlik olarak gören kişiler gerçekte kalbi ve ruhu çirkin olanladır.
Başını örtmeyen kadını kirli görenlerin aslında ruhları kirlidir.
Tesettür diye ortalığı bir birine katarak kadınları namuslu,namussuz diye ayrıştıranlar ise tam kuran karşıtı kişilerdir.
Çünkü Kuran da heryerini kapatmaya vurgu tesettür ifadesi olarak bir söylemde yoktur.
Üstelik kuranda edep yerlerinin kapanmasıyla ilgili Araf suresinde kadın ve erkeğin işlemiş olduğu günah veya bir yerlerini açık tutarlarsalar kirlenmiş olacaklarına dair hiç bir vurguda yoktur.
Günümüzde İslam adına kadının kapanmaz ise günahkar ve kirli olacağı ile ilgili görüş tamamen Kuran dışıdır.
Bu görüş musevi ve hiristiyanlardan alıntılanmıştır. Bu tür inançsal anlayışlar eski inançlarından kopamayan her ne sebepten Müslüman olmuşlarsa olanların sonradan İslam içini sokmalarindan günümüze kadar gelmiş, İslamın olmaz ise olmazlarından olmuştur.
Hadis fabrikası Ebu Hüreyre Kuran'da Havva'nın yaratılışı ile ilgili hiç bir vurgu yok iken, hatta Havva ismi bile geçmezken musevi ve hiristiyanlardan Havva'nın yaratılış öyküsünü hadis adı altında İslam içine sokma örneğini, kadınların ince beden yapısını gösteren elbiseler giyerseler cehennemlik olacakları söylemlerinde yine görmekteyiz.
Yani kadının cennete girmesi, heryanını gizleyerek baştan tırnaklarına kadar çuvala girmesinden geçiyor !!!
Kuranda olmayan Allahın söylemediğini, istemediği şeyleri hadis adı altında buna benzer Ebu Hüreyre saçmalıklarını sahihi Müslüm isimli hadis kitabının başka yerlerinde de görmekteyiz.
Başka bir hadiste bir takım kadınların yarı giyinik yarı çıplak olmalarından görenleri yoldan saptırmalarından dolayı onlarda hak'tan sapmış oluyorlardı. Bu kadınların başları deve hörgücü gibi sarkacak, cennete girme şöyle dursun cennetin kokusunu dahi alamayacakları söyleniyordu bu hadiste !!!
En büyük hadis yazarlarından olan Müslüm'ün kitabında bu hadislerin gerçekliğini rüyamda hz Muhammede onaylattım iddiası dahada ilginç !!!
Hadislerin sayısına bakınca peygamberin hiç durmadan, uyumama şartıyla bu hadisleri söylemesi için 120 yaşına kadar yaşamış olması gerekiyordu.
23 senelik peygamberlik süreci içinde hz Resul geceleri uyudu, günlük işleriyle uğraştı, dostlarıyla gülüp eğlendi, güreş tuttu, Hasan ve Hüseyin'in doğmalarından sonra günlerinin büyük bir bölümünü torunlarıyla oynayarak geçirdi. Hz Resul 23 sene nefes almadan dinsel hadiseler anlatmadı. Biri birşey danıştığında inançsal olgular hakkında Kuran'sal yanıtlar verdi, Kuran dışında hiç birşey söylemedi.
Tabiki Peygamber insanlara Kuran'ın batini yani içsel anlamlarınıda anlattı. Ebu Hüreyre masallarını asla anlatmadı. Bu tür hadisler Peygamberin Hak'ka yürümesinden 150 sene sonra yazılmaya başlanmıştı. Üstelik peygamberin kesin ve kesin Allah kelamı Kuran dışında kendi sözlerinin yazılmasını yasaklamış olmasına rağmen !!!
Bu hadisler,peygamberin sünnetleri adı altında Kuran'dan daha fazla önemli, başvurulan kaynak, Peygamberin yasağına ragmen inancın olmaz ise olmazlarından olmuştur.
Madem bu kadar çok önemliydi bu hadisler,peygamber neden yazılmasını yasakladı diye neden hiç düşünmez bu hadisler üzerine inanç kuranlar !!!
Arap milliyetciliği inançlarını tekrar yaşatmak isteyenler peygamberin yasağına rağmen, Musevi, Hiristiyan ve eski Arap inançlarını Peygamberin sözleriymiş gibi gösterterek İslam içine soktular.
Kadının tesettüre girme ve başının örtünmemesiyle ilgili günah ve kirlenme inanci tamamen İslam dışıdır.
Musevi ve Hiristiyan inancı kaynaklı olan bu tür anlayışlar peygambere istinad edilen hadisler adı altında İslamiyet içine sokulmuştur.
Musevilerde kadının saçı erkeğe şehveti duygular verdiği inancından dolayı kadının saçını açması haram sayılmıştı. Erkeklerin kafalarının tepeleride kadına cinsellik arzusu vermesi inancından dolayıda Musevi erkekler kafalarına küçük takke geçirirler.
Namaz kılarken bir çok insanın başlarına neden takke taktıklarını, bu uygulamanında Musevilikten esinlendiği görülmektedir.
Kadının başını kapatma anlayışını en açık biçimde kilisenin babası olarak bilinen doğumu Ms 150/160, ölümü 220 yılında olan Tunus'lu "Tertulien"nin havari Paul'un mektuplarını yorumlamasında da görmekteyiz.
Kilisenin babası kabul edilen Tertulien ikinci bir evliliği yasaklamış, kadınların başlarını kapanmasını farz kılmış, emretmişti.
Ms 354 Cezayir doğumlu aziz Agustin ise Terlulien'den bir adım daha ileri giderek kadınla olan bir erkeğin Allah'tan uzaklaştığını söylemiş ve devamında kadın ister evli ister bekar olsun Allah'ın yanında hiç bir değeri olmayan bir varlık olarak kirlerinden arınmasının imkansız oldugunu iddia etmişti. Agustin için kadın şeytanın ta kendisiydi. İkinci defa evlilik hakkında havari Paul evlenmenin yerine odun üzerinde yakılmanın daha hayırlı olacağını Corinthes mektubunlarında söylemesi asırlar süren bir süreçte insanların diri diri yakılmalarına sebep olmuştu.
Aziz jerom ise erkeğin bir kadını severek yapmış olduğu evliliğin Allah indinde geçersiz sayılacağından dolayı sapkınlık olarak nitelemişti.
Kadın ile ilgili İslam içinde hadis altında sokulan anlayışın kaynaklarıdır bunlar.
Kuran'da olmayan uydurulmuş hadislerde ve incilde olan kadının başını örtmesi ile ilgili incilden bir kaç ayet:
1Co 11:5 herkim kadın başı açık dolaşıyor,başı açık ibadet ediyor onursuzdur,buna saçlarını kazıyanlarda dahildir.
1Co 11:7 Erkek, Allahın suretinde yaratıldığı için Allaha bağlıdır, başını örtmesine bir neden yoktur. Kadın ise erkeğe bağlıdır.
Aynı bölümün devam eden ayetlerinde kadının erkek için yaratılmasından dolayı hirarşik yerinin aşağıda ve erkeğin emrinden olmasını meleklere göstermesi için başının örtülmesi gerektiği anlatılmaktadır.
Kadının tamamen kapanıp günümüz anlamında tesettüre girip burka giymesini Tevratın "Yakup" bölümünde de görmekteyiz.
Tevrat/Yaratılış 24:65 bölümünün devamında Yakup'un karısının yabancıların yanında yüzünüde dahil heryerini kapattığı anlatılmaktadır.
Buna benzer tanımlama ve görüşler Kuran'da geçmez. Şöyle bir soru sorun kendinize, talibanlar denen güya İslam yaftalı dinciler, kadını burka içine sokanlar, başı açık kadınları kirli kahpeler olarak görenler Kuran'ın emirlerinemi yoksa tevratın, incilin emirlerinemi uygun davranıyorlar !!!
Kadın'ın kapanmasıyla ilgili hadislerin geneli Musevi ve Hiristiyanlıktan alıntılanmıştır.
1960'lı yıllarda Hiristiyan dünyası tamamen kapanmayı ve türban takmayı terketmeye başlamıştı.
Vatikanı kimse takmıyor, eski ve yeni Ahit inciline ve azizlerin kitablarındaki yasaklara kimse uymuyordu.
Bunada bir çözüm buldu Vatikan !!!
1983'te 1983 yıl incilin emri, şartı, farzı olarak iman ettikleri görüşlerini incilde kesin farzlar olmasına rağmen Papa farz olmadığını ilan etti!!!
Kadının kapanması ile ilgili kesin farzları vatikan ve hiristiyan dünyası terketti.
Lakin Müslüman dünyasında Peygambere istinad edilmiş hadis adı altında Kuran'sal İslamın önüne geçmiş bu Musevi ve İsevi olgularına İslamın kesim emirleriymiş gibi ne yazıkki hala körü körüne iman edilmekte.